Kültür Sanat
Otizm Dayanışma Gecesi’nde Değer Otizm ve Kafkas’ın Kadınları Dernekleri ile Kafkas Mutfağı buluştu
Kafkasya’dan Anadolu’ya müşfik bir sıhhat köprüsü “KADIN VE ÇOCUK” Disiplinlerarası Otizm Dayanışma Gecesi’nde Değer Otizm ve Kafkas’ın Kadınları dernekleri buluştu.
Kafkasya’dan Anadolu’ya müşfik bir sıhhat köprüsü “KADIN VE ÇOCUK”
Disiplinlerarası Otizm Dayanışma Gecesi’nde Değer Otizm ve Kafkas’ın Kadınları dernekleri buluştu. Saray ve Kültür Tarihçisi aynı zamanda Çırağan Sarayı Küratörü olan A. Çağrı Başkurt’un kreatif direktörlüğünü üstlenerek “Sefkat Dolu Sağlık Köprüsü” adını verdiği Çırağan Sarayı’ndaki görkemli gecede, “Kadın ve Çocuk” ana teması altında her şey otizmli bireyler, kadınlar ve çocuklar için bir araya geldi.
Amacımız otistik davranışların rehabilite edilebilir olduğunu anlatmak
Gecede konuşma yapan Değer Otizm Derneği kurucusu Hatice Şule Gökırmak, iki kızının otizmli olduğunu sekiz aylıkken öğrenmesinin ardından, çocuklarının eğitimi konusunda tamamen çaresiz kaldığını ve sonunda kendi çabaları ile Özel Taş Ev Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi’ni kurduğunu anlatırken şunları söyledi: “Ülkemizdeki otizme yönelik bilgi eksikliğini giderip bu alanda farkındalık yaratmak ve otizm hakkındaki gerçekleri, doğru bir şekilde topluma anlatmak amacıyla, 2015’te Değer Otizm Derneği’ni kurduk.
Derneğin öncelikli amacı, otistik davranışların rehabilite edilebilir olduğunu anlatmak, sonrasında ise çocukların ihtiyaç duyduğu dünya standartlarındaki eğitimi ve yetişkinlerin de farkındalığını artırarak ülke geneline yaymak.
Otizm, beynin gelişimsel bir sorunu olup, sınırlı tekrarlayıcı davranışlar bütünü ve iletişim bozukluğu olarak kendini gösteriyor. Değer Otizm Derneği, akademik ve spor eğitimleri ile bu olumsuzlukları minimuma indirerek çocuklara-bireylere değer katıyor.
Değer Otizm Derneği bu ihtiyaçlardan dolayı, özel olan çocuklara; akademik alandaki gelecekleri için doğru eğitim alt yapılarını oluşturmak, psikolojik desteklerini sağlamak, aileleri bir araya getirerek onların sorunlarına çözümler üretmek ve bunun yanı sıra resme bütünden bakarak ülke genelindeki farkındalığı artırmak amacında.”
Hikâyesi kendinde bir sır bulunan kadîm bir coğrafya ve
cihan tacının sahibi bir şehir
Çırağan Sarayı Küratörü & Saray ve Kültür Tarihçisi A. Çağrı Başkurt ise yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Alın size başlı başına bir hikâye… Cesur Kafkasya’dan Güzel İstanbul’a…
Her ne kadar küratörlüğü ve danışmanlığında bulunduğum Çırağan Sarayı’na âşinâ olsam da “Tarih”, “Mutfak”, “Sanat”, “Müzik” ve “Dans”ın müşfik yürekler için bir araya geldiği bu özel gecenin kreatif direktörlüğünü üstlenmiş olmam bendeniz için paha biçilemez bir mutluluğun kaynağıdır.
Bu değerli çatı altında bir başka değerle, Değer Otizm Derneği ile beraber olmak, onların hikâyelerinde buluşmak en âlâ bir terazinin dahi kefesine dahi ağır gelecek kıymettedir. Diliyorum ki Sultan Süleyman’ın ‘Halk içinde mu'teber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi’ beyiti, bu gece çok daha iyi idrak edilmiş ve bizler de bu idrake vesile olanlardan olmuşuzdur.”
Kafkasya Mutfağı reçeteleri
Gecede Çırağan Sarayı’nın görkemli mirasının altında Kafkasya Mutfağının kadim reçeteleri de gün yüzüne çıktı. Zeynep Kakınç rehberliğinde hazırlanan reçeteler, Kolektif Chefs Kurucu Ortağı Şef Yalçın İnam ve Şef Gün Çevik tarafından sunuma hazırlandı.
“Birlikte yemek tatlıdır”
“Kadın ve Çocuk” teması altında dostça ve gönülden bir araya geldiğimiz bu özel gecede Kafkasya Mutfağı’nı yansıtan özgün ve şifalı bir menü oluşturmaya çalıştık” diyen Zeynep Kakınç sözlerine şöyle devam etti, “Kafkasya’da, başlıcaları Adige, Abaza, Çeçen-İnguş, Avar, Nogay, Balkar, Oset, Dağıstan, Gürcü, Ermeni, Laz, Megrel ve Azeriler olan 50 kadar halk yaşar. Kafkasya kökenli yurttaşlarımızın mutfak kültürleri, gastronomi dünyamızın mozaiğini ve zenginliğinin önemli bir parçasını oluşturur. Kafkas orijinli birçok yemek Türkiye mutfak kültürünün envanter listesinde. Bunların içinde özellikle Çerkes Tavuğu, ulusal ve uluslararası davetlerin yıldız yemeğidir. Kafkasya’da sofralar müthiş bir okuldur, eğitim aracıdır, hayat biçimidir. Tanışma, toplumsal kaynaşma, dostlukları geliştirme ve pekiştirme gibi özellikler de hep bu renkli sofraların mirasıdır. “Birlikte yemek tatlıdır” atasözü bu yüzden önemlidir.”
Kafkasya bir buluşma noktası
“Kafkasya farklı toplulukları içinde barındıran zengin bir kültüre sahip. İrili ufaklı birçok halk topluluğunu barındıran bu coğrafyanın köklü gelenekleri elbette mutfak kültürüne de yansıyor” diyen Şef Yalçın İnam da, geceye özel hazırlanan yemekler hakkında şu bilgileri verdi: “Kafkasya içinde bulunan topluluklar ve diller birbirinden ayrışsa da bereketli sofralarında aynı gastronomik öğeleri ve yemekleri görüyoruz. Bu gece için menü hazırlarken Kafkasya coğrafyasının mutfak kültürüne daha yakından baktık. Uzun zamandır varlıkların koruyan geleneksel reçeteleri birebir olmasa da orijinallerine en yakın halleriyle burada sunmak istedik. Görselliğe odaklanarak klasik sunumlar yerine özgün dokunuşlarımızla lezzetinden ödün vermeden farklılaştırdık.”
Kafkas yemeklerinden seçki ve dans gösterisi
Çerkes Mutfağı’ndan Haluj, Ezme Barbunya, Cevizli Lahana, Mısır Çorbası, Çerkes Tavuğu, Gürcü yemekleri Cevizli Patlıcan, Narenciye Kreması, Karapapak’lara ait yumurtalı incir, Haşıl, Sütlü Nogay Çayı ve Azerbaycan’dan Piti-Bozbaş gibi özgün bir Kafkasya menüsünün sunulduğu gecede Kardeşlik Destanı ekibinin Kafkas halk dansları gösterisi de büyük beğeni aldı.
Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı