Gündem
Avrupa Yeşil Mutabakat Sanayi Planı korumacılık önlemlerini tetikleyebilir
Avrupa Birliği (AB), Yeşil Mutabakat kapsamında sürdürülebilirliğin çeşitli alanlarında hem kendi piyasasını hem de ticaret ortaklarını etkileyecek birçok eylemin hazırlığı içerisinde.
Avrupa Birliği (AB), Yeşil Mutabakat kapsamında sürdürülebilirliğin çeşitli alanlarında hem kendi piyasasını hem de ticaret ortaklarını etkileyecek birçok eylemin hazırlığı içerisinde.
Avrupa Komisyonu tarafından 1 Şubat 2023 tarihinde açıklanan Yeşil Mutabakat Sanayi Planının ticari boyutunun, Avrupa Parlamentosu Uluslararası Ticaret Komisyonunun (INTA) 1 Mart 2023 tarihinde gerçekleştirilen toplantısında deklare edilmesi en önemlilerinden biriydi.
Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi’ye göre AB’nin başlattığı tüm zamanların en büyük endüstriyel dönüşümü bir ticaret savaşı ile sonuçlanabileceğinin sinyallerini veriyor.
Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Yeşil Mutabakat Sanayi Planı’nı (Green Deal Industrial Plan) ilk kez bu sene Davos’ta açıklamıştı. Geçtiğimiz günlerde de ABD Başkanı Biden ve Leyen arasında aynı konu müzakere edildi. Washington-Pekin hattında ticaret savaşı, ihracatta kısıtlamalar ve korumacılık önlemleri, koronavirüs pandemisi, Ukrayna-Rusya savaşı, enflasyon, enerji krizi, resesyon, ekonomik belirsizlik, iklim krizi nedeniyle uzun süredir hem finansmana erişimde hem de rekabetçiliğini korumada zorlanan Türk ihracatçısının AB Yeşil Mutabakatı’ndan çok sert bir şekilde etkileneceğini düşünüyoruz. İhracatçılar için en önemli olanı Eko-Etiket, Dijital Ürün Pasaportu ve Sınırda Karbon Vergisi (CBAM). Bu kapsamda hazırlanan Avrupa Yeşil Mutabakat Sanayi Planı endişelerimizi daha da derinleştiriyor.” dedi.
Avrupa Birliği, Yeşil Mutabakat Sanayi Planı ile kendini koruma altına alıyor
Başkan Eskinazi, “Türkiye’nin en büyük ihracat ve ithalat ortağı Avrupa Kıtası, ihracatımızdan toplamda yüzde 48 pay alıyor ve 109 milyar dolar ihracatımız var. İthalatımızın yaklaşık yüzde 25’ini de AB’den gerçekleştiriyoruz. Avrupa Birliği, Yeşil Mutabakat ile tedarik zincirini baştan aşağı değiştirdiği gibi Yeşil Mutabakat Sanayi Planı ile de dünya genelinde yaşanan finansman krizine karşı kendini koruma altına alıyor ve kendi iç dinamiklerini yaratıyor. Yeşil Mutabakat çerçevesinde AB ülkelerine desteklerin artırılması, süreçlerin kolaylaştırılması, çeşitlendirmesi, artırılması ve uzatılması gibi bir dizi muafiyete olanak tanıyor.” diye konuştu.
Rekabetçiliğimizi zayıflatacak bir mekanizma ile karşı karşıyayız
Jak Eskinazi, AB’nin bu hamlesinin ihracatı zorlaştıracağı gibi ithalat maliyetlerini de artıracağını ve böylelikle dünya genelinde korumacılık önlemlerini beraberinde getireceğini vurguladı.
“Günün sonunda hem ihracat yaptığımız pazarlardan hem ithalat yaparken yarı mamul aldığımız pazarlarda tedariğimizi ya AB’den yapmak durumunda kalacağız ya da yarı mamul aldığımız ülkelerin de AB Yeşil Mutabakatı şartlarını yerine getirmesi gerekecek. Kısacası rekabetçiliğimizi zayıflatacak bir mekanizma ile karşı karşıyayız. İkili ticaretin önüne konulan engeller, ticaret savaşları kümelenmesi ve korumacılık önlemleriyle uzun zamandır güncelleme bekleyen Gümrük Birliği anlaşmamız ciddi anlamda zedelenmişken Yeşil Mutabakat Sanayi Planının yeni bir ticaret savaşına dönüşmemesi için devlet nezdinde yeni stratejilerin geliştirilmesi, AB standartlarına göre uyumlandırması gerekiyor.”
AB Yeşil Mutabakat’ı çerçevesinde mevzuat değişiklikleri yapılmalı
Eskinazi, “Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği’ni Serbest Ticaret Anlaşması’na dönüştürecek güncel bir modeli devreye sokmak için acilen masaya oturmalıyız. İthalat yaptığımız ülkelerde de kontrolü sağlamamız lazım. AB Yeşil Mutabakat’ı çerçevesinde mevzuat değişikliklerinin yapılması gerekiyor. Öncelikli olarak acil dönüşüme ihtiyacı olan karbon-yoğun sektörlerden başlayarak, AB ile ticaretimizde yüksek payı olan diğer sektörlerin desteklenmesi gerekiyor. Ticaret Bakanlığımıza konuyla ilgili şimdiden görüşlerimizi bildirdiğimiz bir yazı yazdık ve sürdürülebilirlikle ilgili güncel bir destek paketi açıklanmasını umuyoruz. AB Yeşil Mutabakat’a uygun düzenlemelere ihtiyacımız var.” dedi.
Avrupa Parlamentosu Uluslararası Ticaret Komisyonunun (INTA) 1 Mart 2023 tarihinde gerçekleştirilen toplantısında Yeşil Mutabakat Sanayi Planının ticari boyutu ile ilgili toplantıda şu konular ele alınmıştır;
– Yeşil Mutabakat Sanayi Planının genel amacının AB’nin daha rekabetçi ve iklim nötr bir ekonomi haline getirilmesi olduğu,
– Bu doğrultuda çok sayıda politika aracına ihtiyaç duyulduğu ve ticaret politikasının Plan kapsamında ortaya konulan dört unsurdan biri olduğu (diğerleri: düzenleyici çerçeve, finansmana erişim ve beceriler),
– Ticaret politikasının verimliliği artırdığı, ölçek ekonomisi yarattığı, gerekli hammaddelere erişimi kolaylaştırdığı, tedarik zincirlerini çeşitlendirerek AB’yi daha dayanaklı hale getirdiği, iç pazarın gelişimini desteklediği ve AB’nin ticaret ortaklarının iklim nötr ekonomiye geçişine katkıda bulunduğu,
– Plan kapsamında ticaret politikası ile; (i) başta Dünya Ticaret Örgütü olmak üzere kural bazlı ticaret sisteminin tesis edilmesine büyük önem verildiği; (ii) ikili düzeyde aktif Serbest Ticaret Anlaşması (STA) çalışmalarına devam edileceği; (iii) STA’lara ilave olarak, Ticaret ve Teknoloji Konseyi, sürdürülebilir yatırım anlaşmaları ve kritik hammaddeler kulübü tesis edilmesi gibi alternatif işbirliği mekanizmalarının üzerinde durulacağı; (iv) AB’nin kendi ticari ve ekonomik çıkarlarının korunması için üçüncü ülkelerce uygulanan haksız ticaret politikalarına karşı ticari savunma araçlarının ve ekonomik baskı ile mücadele aracı gibi tek taraflı enstrümanların etkin bir şekilde kullanılacağı belirtilmiştir.
Parlamentoda söz alan temsilciler tarafından genel olarak, iklim nötr ve rekabetçi bir ekonomiye sahip olunmasının iddialı, açık ve gerektiği durumlarda haksız rekabet ile mücadele edebilecek aktif bir ticaret politikası ve ticaretin çeşitlendirilmesiyle mümkün olabileceği; bu kapsamda Yeşil Mutabakat Sanayi Planı’nın ticaret boyutunu içermesinin memnuniyet verici olduğu; ancak DTÖ bünyesinde kural bazlı sistem ve üçüncü ülkelerin de bu yönde politikalara katılımının arzu edilen hedeflere ulaşılabilmesi için kritik önemde olduğu ifade edilmiştir.
Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı